Bir ölüm denemesi
İntihar değil haşa!
Bu arada İsmet Özel Tahrir Vazifelerinde intihar meselesini çok güzel ele almış ve bence birçok konuyu çok güzel ele almış aslında ama şimdi durup da ondan bahsedecek değilim kitaplar olmuş ateş pahası alıp okuyun efendiler. Neyse
Derdim şikayet etmek yahut hikayet etmek değildir sadece blog yazılarımı dönüp dönüp okurken bu günleri hatırlamak istedim hepsi bu. Günlük mü? Hayır.
Ben üç gündür falan yatak döşek hastayım. İlk iki günü pek hatırlamıyorum değil de hatırlamak istemiyorum. Günlerdir hastayım sanıyordum kendimi gerçekten sanıyormuşum. Ben bir anda bir hasta oldum. Bir anda da olmamış aslında sonradan düşününce bir anda olmadığını anladım. Birkaç gün öncesinden iştahsızlık baş gösteriyor bunu benim anlamamış olmam da garip ya neyse. İşte sonra bir bakıveriyorsun devrilmişsin. Önce eklemlerde ağrılar sonra ateş ve halsizlik derken yattık öyle.
Hastalık sürecinde neler düşündüm bunları unutmak istemiyorum ama öncesinde ben biraz ne salaklıklar yaptım bunlardan da bahsetmek isterim :) bence komik.
İlk gün çok kötüydüm ve ailemin hastane teklifine her zaman ki gibi "ne kadar meraklısınız hastaneye tamam ilaç içiyoruz işte" diyerek savuşturdum. Sonra sabah oldu ama ne sabah! E şimdi ara ki hastaneye gidebilesin. Neyse Allahtan Yengem ve Annem kızları aralarında değiştirerek biri hastane yolunu diğeri okul yolunu tuttu. Yengem beni arabayla hastaneye götürdü annemde kuzenimi okula bıraktı okul çok daha yakın. Hastane galiba fizanda ya da böyle geldi bilmiyorum.
Doktor civandan serum beklerken o bize iğne verdi. Oysa çok iyi muhabbet etmiştik. Gayet esprili bir adamdı. Bunu neden yapmıştı. Bu soruları ancak iğneden sonra sorabildim tabi. İğne olmak için o kadar çaba göstermenin ardından iğnenin bende bıraktığı o duygu ölüm denemesi değildi ama neydi? Tam şuydu. Asker dizilerinde askerin yanında bomba patlar ve bir anda gözünü açmaya çalışır açamaz sesler boğuklaşır uzaklaşır. Ölümle yaşam arasında ki o ruh yalpalaması. Ne eksik ne fazla. Aynen bu oldu. Kafamı tuttum, kulaklarımı tuttum, o sesi duydum ve hastaneye baktım dedim Allah'ım nasıl olacak.
Neyse o gün bir şekilde Rabbimizin izniyle geldi geçti.
Ertesi gün içinde bana bir karışım hazırladılar canım abim ve canım eşi fakat benim akledeceğimi düşündüler galiba oysa ben doktora daha dün "hasta olduğum için sizi algılayamıyorum tekrar söyler misiniz" demiştim. Bu karışım fazlasıyla bal ve zencefil limon gibi şeyler içeriyor. Yapılmış teşekkür ederiz ellerine sağlık. İçmeye çalışıyorum 3 yudum zorladım ama artık ölücem öyle tatlı dedim bu kadar daha içmem. Gün boyu gün boyu o tadı unutmak için yedim de yedim. Bal tadı gitmiyor bal tatlılığı gitmiyor. Akşam oldu çok içtiğimi duyunca şaşırdılar ve iyi ki içmemişsin o o kadar içilmiyor dediler. Tabi ben olayı dramatize edip şöyle anlattım "az kalsın vefat ediyordum" bal çok kötü yaptı beni. Dalga geçtiler bal öldürmez bal tutar dediler. Ben de ya "bi gidin siz neler yaşadım bilmiyorsunuz" dedim. Neyse o da öyle geldi geçti. He şu ayı vardı ya çok bal yiyip öylece kalan Ayı aklıma onu getirdi ama öyle de olmadım çok şükür.
Neyse bir iki gün ağır hastaydık, şu an da bence ağır hastayım ama yine de katılmam gereken bir cemiyet vardı hemde en önlerde. Kalktık paşa paşa katıldık. Gözleriyle gözlerime ok gibi bakan teyzeye ne olur bakma ağırlık çöktü diyemedim. Ve devam ettim.
Sonra bu hastalık sürecinde düşündüm elbet.
Sağlık ve sıhhatin büyük büyük bir nimet olduğunu düşündüm.
Yaşlıları ne kadar anlamamız gerektiğini düşündüm
Bir es verelim.
(Bu yazıyı belki bir haftada yazdım yani şu an bu yazıyı yazmaya burdan başlıyorum şu an elhamdülillah sağlığıma kavuştum. Yazının başlığını attım ve baktım yazamayacağım iyi değilim bıraktım sonra birkaç gün sonra yarısını yazdım baktım yine iyi değilim bıraktım sonra bir sohbete gittim neden yazamadığımı anladım )
Devam edelim.
Ben o sıralarda sağlığın sıhhatin ne kadar mühim olduğunu düşünürken her şeyin başına sağlığı koymuşken tam o sırada Fatma Bayram Hoca bir programa geldi. Ve orada bize aslında her şeyin başının sağlık olmadığını her şeyin başının iman ve ahlak olduğunu söyledi. Çünkü sağlıklı bir zalim ve sağlıklı bir kafir işimize gelmezdi.
Mesele şu aslında; onca şey yazdım. Oturdum hastalığımı anlattım ne önemi var okuyan kişiye ne kattı. Bilemem ne kattı. Ama şunu tefekkür ettim. Elhamdülillah.
Sen kul olarak Rabbini zikren fikren hayatına dahil ettiğinde Allah sana fikirlerinde zikirlerinde bile hata varsa eğer hemen bir düzeltme gönderiyor sanki. Yeterki sen aç sadrını değişime hazır ol dönüşebileceğini ve dönüşmek gerektiğini unutma. Toprağının bir hamur olduğunu ve daim yoğrulduğunu unutma o topraktan çiçekler ağaçlar çıkardığını unutma bazen hastalandığını ama hastalansan bile o köklerin inançla inatla tutunduğunu unutma. Neyse sözü uzatmanın manası yok.
Sağlığımıza kavuşturan Rabbimize hamdolsun.
Bal ile aramız açık bari yâr ile aramız bal olsun. Amin
Yorumlar
Yorum Gönder