Kayıtlar

Mart, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dizinin Dibi

Es-Selam. Bugün fark ettiğim ve akabinde karşılaştığım bir meseleden bahsetmek istiyorum. Bugün Ramazan Ayının 21. Gecesi ve Kadir Gecesini arayış gecelerinden biri. Aramakla bulunmaz fakat bulanlar arayanlardır. Aramayı nasip etsin Mevlam. Bulmak zaten nasip işi. İftardan önce Ramazan programları oluyor ya o programlar bana çok faydalı ve hap gibi geliyor. Gerçekten çıkan konuklar hem çok değerli kişiler oluyor hem de çok güzel meseleler konuşuluyor. Bilhassa TRT yapımını beğeniyorum. Konular ve konuklar çok ehemmiyetli oluyor. Bugün de iftardan önce bir açalım dedik. Bugün ki konuk Hasan Kamil Yılmaz'dı. Görünce aa diye tepki verdim. Sevindim. Çok takip edip okuduğumdan mı? Hayır. Ama kendisi biz öğrenciyken kaldığımız yurda gelmişti. Bizimle biraz muhabbet etmişti. Bu sebeple zihnimde yer etmiş bir zat. Görünce hatta şey dedim. Ne kadar yaşlanmış. Hüzünlendim öyle görünce de. Sonra kendimce şunu düşündüm. Bu programlara o kadar Hocalar çıkıyor belki pek çoğunun eserlerini okuduk...

İnce çizik

 Es-Selam  Yazıya başlarken içime bir his geldi ama şimdi ondan bahsetmenin yeri değil.  Ben bu aralar, aslında şöyle ben eskiden çok sık düşünürdüm yani bana her şey çağrışım yapardı. Bir kelime, bir tabela, bir söz, bir ses, bir his bunlar zihnimde gönlümde döner döner cümleler halinde satırlara dökülürdü. Evet o zaman daha genç daha toy daha cahil daha heyecanlı daha hareketli daha hevesliydim belki fakat bayadır çağrışımlarımı kaybettiğimi düşünüyordum. Ara bir oluyor sanki ama sonra kaçıyor gidiyor hemen. O yüzden sık sık çağrışımlarımı arıyorum bu sıralar.  Bugün de -belki- o çağrışımları yakalamaya çalıştığım bir hadise oldu. Aslında his oldu. Bilmiyorum ne oldu.  En baştan anlatmak istiyorum. Ben dün yani 12'den önceki günden önceki gün. Yani pazartesi günüydü markete diye çıkıp fotoğrafçıya gittim. Birkaç gündür düşündüğüm bir şey vardı. Annem ile babamın düğün fotoğrafı -ki sadece bir tane var- bozulmaya başlamış. Zamanında fark etmemiş olmam üzdü tabi...

Şemsiyeleri atma zamanı

 Es-Selam.  Evet. Bugün. Konumuz şemsiyeler ve yağmur.  Çok düşünemedim aslında düşünülecek bir durum yok. Mesele belli. İdrak edemediğim için sadece aklımda olanları şöyle bir karalamak istedim.  Öncelikle Şemsiye.  Bilirsiniz ki Şemsiye adından da anlaşılacağı üzere güneşten korunmak niyetiyle kullanılan bir üründür. Yani dünyada nasıl bilmiyorum ama bizim topraklarımızda tâ aşağılara inersek şöyle Suriye,Mısır aşağılara doğru. Şemsiyenin güneşli havalarda gölgelik niyetiyle kullanıldığını biliriz daha doğrusu öğreniriz. Bu bilgiyi sanırım ilkokulda Hocamız anlatmıştı ve çok şaşırmıştım. Şaşırmıştım çünkü şemsiye nasıl şemsiye değil. Ona şaşırmıştım. Bu bilgiyi öğrendikten bir süre sonra bir ikindi vakti okuldan eve dönerken ya da başka bir yerden eve dönerken Camiye giden bir amcanın Şemsiye ile yürüdüğünü görmüştüm. Üstelik hava güneşliydi ve ben öğrendiğim o bilgiyi kanlı canlı görmüşüm. Yani Şemsiye aslında bir gölgelik aletiydi. Ve amca elinde gölgelik il...